Milletvekili Çalışkan, yargı paketlerinin art arda Meclis'e gelmesine rağmen milyonlarca mağdurun beklentisinin karşılanmadığını dile getirdi. Çalışkan, Türkiye'de adaletin mevcut durumunu sert bir dille eleştirdi.

I. Adalet ve Mağdurlar Sorunu

Çalışkan, adaletin sağlanamamasını eleştirerek konuşmasına çarpıcı bir ifadeyle başladı:

“Adaleti tek kelimeyle tanımlayacak olsak herhâlde ülkemizde ancak ‘rezalet’le tanımlamamız gerekir.”

Çalışkan, başta 31 Temmuz COVID yasası mağdurları ve KHK mağdurları olmak üzere, milyonlarca dosyanın hâlâ çözüme kavuşmadığını hatırlattı.

II. "Umut Hakkı" ve Kişiye Özel Adalet

Milletvekili Çalışkan, adaletin kişiye özel uygulamalarla sağlanamayacağını vurgulayarak “Umut hakkı” kavramını öne çıkardı:

“Eğer bunu bir kişiye verirseniz kişiye özel adalet olur. Oysa barışın ve adaletin yolu umut hakkının herkese verilmesidir; KHK’lılar da COVID mağdurları da diğer mağdurlar da bundan yararlanmalıdır.”

III. Yargının Siyasallaşması Eleştirisi

Çalışkan, yargının siyasi konjonktüre göre araçsallaştırılmasına sert tepki gösterdi:

Siyasi Aparat: “Yargının sopa olarak kullanılması, yargının siyasi konjonktüre göre yön değiştirmesi asla kabul edilemez.”

Normalleşme: Barış ve normalleşme beklentileriyle ilgili olarak ise, “Böyle bir dönemde hukukun ve adaletin hâkim olması beklenir; ama görünen o ki bunlar uzakta” dedi.

İkili Standart: Konuşmasında iktidar-muhalefet ayrımına dayalı ikili standartların uygulandığını (kendi partisinden olan yolsuzluk yapan belediye başkanına karşı dürüst, muhalefetten olana karşı yolsuz gibi) söyledi ve bunun toplumsal güveni zedelediğini belirtti.

UHA Haber Merkezi - REMZİ YILDIRIM