Tarih boyunca donanmalar, her zaman devlet politikasının bir aracı ve barışta diplomasinin önemli bir dayanağı olmuştur. Sürekli olarak yüksek derecede muharebeye hazır olma, büyük bir hareket kabiliyeti ve açık denizlerin seçilen bölgelerinde kısa bir süre içinde kuvvetlerini toplama yeteneği gibi donanmaya özgü nitelikler, buna uygun düşmektedir. Açık denizlerin tarafsız oluşu, devletler hukuku kurallarını ihlal etmeden ve karşı tarafa protesto ya da diğer tepki şekilleri için bir vesile yaratmaksızın, donanma kuvvetlerine yer değiştirme ve kuvvetlerini toplama olanağı vermektedir.
Türk Deniz Kuvvetleri, gücünü ve desteğini savaşta olduğu kadar barışta da ülkenin deniz gücünden almaktadır. Bu konuyu bir bütün olarak ele alan Mustafa Kemal Atatürk, Kasım 1937 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışı nedeniyle gönderdiği mesajında, denizcilikle ilgili düşüncelerini şu sözlerle dile getirmiştir.
“…En güzel coğrafi vaziyette ve üç tarafı denizlerle çevrili olan Türkiye; endüstrisi, ticareti ve sporu ile en ileri denizci millet yetiştirmek kabiliyetindedir. Bu kabiliyetten istifade etmeyi bilmeliyiz. Denizciliği Türk’ün büyük milli ülküsü olarak düşünmeli ve onu az zamanda başarmalıyız…”
Cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte Türk Deniz Kuvvetleri, milli güce dayalı etkin bir deniz kuvvetlerine sahip olmayı esas almıştır. Bu çerçevede Deniz Kuvvetleri’nin temel görevi, Türkiye Cumhuriyeti’nin savunmasına destek olmak, denizlerdeki egemenlik haklarını ve deniz alaka ve menfaatlerini korumak ve kollamaktır. Soğuk Savaş döneminde NATO’nun güney sınırının koruyucusu olan ve Boğazların emniyetinden sorumlu Türkiye, deniz gücü kapasitesini geliştirmek için yoğun çaba harcamıştır. Daha sonraki dönemde de Yunanistan ve Kıbrıs konusundaki gelişmeler Türkiye’yi deniz kuvvetlerinin güçlendirilmesine özel önem atfetmeye sevk etmiştir.
Türk Deniz Kuvvetleri, Kıbrıs Barış Harekatı sırasında Türk Ulusunun kendine olan sınırsız güvenini boşa çıkarmamış; sınırlı imkanlarına rağmen, harekatta kilit rol oynamış ve askeri açıdan tartışmasız en zor harekat olarak kabul edilen amfibi harekatı başarı ile gerçekleştirerek, amfibi ve kara birliklerinin emniyetle Kıbrıs’a çıkmasını sağlamış, aynı zamanda hem Kıbrıs’a yönelik düşman takviyesini engellemiş hem de kara harekatına deniz top ateş desteği sağlayarak, askeri ve siyasi hedeflerimizin ele geçirilmesinde büyük rol oynamıştır.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ayrılmaz bir parçası olan Deniz Kuvvetleri; stratejik, operatif ve taktiksel anlamda teşkilatlanmış, amenajman kontrolü ve yapısını esas almıştır. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı stratejik seviyede kuvveti sevk ve idare ederken, operatif ve taktiksel seviyedeki komutanlıklar her türlü deniz harekâtını icra edecek yapıdadır.
Bu bağlamda Deniz Kuvvetleri operatif seviyede dört ana ast komutanlık ile taktik seviyede Filo-Görev Grubu Gemi-Boğaz-Bölge-Üs komutanlıklarından teşkil edilmiştir. Dört ana ast komutanlıklardan birincisi, görevi savaşa hazır deniz ve deniz hava kuvvetini kullanmak/kullandırmak, her türlü harekâta hazır olacak şekilde idame etmek, operatif ve taktiksel seviyede gelişmelere öncülük etmek, kuvvet hedeflerinin saptanmasında etkin rol oynamak olan Gölcük’teki Donanma Komutanlığı’dır.
6.300’den fazla erbaş/er, 4.000’den fazla işçi/ devlet memuru, 8.000’den fazla subay/astsubayın görev yaptığı Donanma Komutanlığı’nın temel hedefi, modern Türk donanmasının oluşturulmasıdır. Ağustos 2011 ve 2015’teki yeniden yapılanmanın ardından Harp Filosu Komutanlığı bünyesinde Gölcük Deniz Üssü’ndeki Kuzey Görev Grubu, Aksaz Deniz Üssü’ndeki Güney Görev Grubu ve Foça Deniz Üssü’ndeki Batı Görev Grubu, Gölcük’teki Denizaltı ve Erdek’teki Mayın Filosu Komutanlıkları, Gölcük’teki Lojistik Destek Gemileri Komodorluğu, İzmit’teki Deniz Hava Komutanlığı, Gölcük Deniz Ana Üs Komutanlığı, Gölcük Tersane Komutanlığı, Deniz İkmal Merkezi Komutanlığı, Envanter Kontrol Merkezi Komutanlığı, Ordonat Merkezi Komutanlığı, Yıldızlar Su Üstü Eğitim Merkezi Komutanlığı, Taktik ve Doktrin Geliştirme Merkezi, Donanma Komutanlığı’na bağlı olarak görev yapmaktadır.
İstanbul’da bulunan, Boğazlar, Marmara Denizi ve Karadeniz’den sorumlu, temel görevi muharip gemilere lojistik ve sahil desteği sağlamak, üs ve lojistik destek tesislerini yönetmek ve sorumlu bulunduğu bölgelerdeki kıyı muharip görevlerini yerine getirmek olan Kuzey Deniz Saha Komutanlığı’dır. Bu komutanlık; İstanbul ve Çanakkale Boğaz Komutanlıkları, Karadeniz Bölge Komutanlığı, Seyir Hidrografi ve Oşinografi Dairesi Başkanlığı, Deniz Müzesi Komutanlığı, Kurtarma ve Sualtı Komutanlığı, Araştırma Merkezi Komutanlığı (ARMERKOM) ile İstanbul Tersane Komutanlığı’nı kapsamaktadır.
Ege ve Akdeniz’den sorumlu, görevi muharip gemilere lojistik ve sahil desteği sağlamak, üs ve lojistik destek tesislerini yönetmek ve sorumlu bulunduğu bölgelerdeki kıyı muharip görevlerini yerine getirmek olan İzmir’deki Güney Denizi Saha Komutanlığı’dır. Amfibi Görev Grup Komutanlığı, Ege ve Akdeniz Bölge Komutanlıkları (bünyesinde Amfibi Deniz Piyade Tugay Komutanlığı), Aksaz ve İskenderun Deniz Üs Komutanlıkları, İzmir Tersane Komutanlığı ve Deniz Gözetleme Komutanlığı, Güney Denizi Saha Komutanlığı’na bağlı görev yapmaktadır. Dördüncüsü ise Deniz Kuvvetleri’nin görev ihtiyacına yönelik olarak eğitim ve öğretim faaliyetlerini yürüterek donanımlı personel yetiştirmekle görevli İstanbul’da bulunan Deniz Eğitim ve Öğretim Komutanlığı’dır.
Bünyesinde Deniz Harp Okulu, Karamürselbey Eğitim Merkezi Komutanlığı ve Derince Eğitim Merkezi Komutanlığı olmak üzere, Deniz Lisesi ve Deniz Astsubay Yüksek Meslek Okulu Komutanlıklarından oluşmaktadır. Ana deniz üsleri Gölcük, Erdek, Foça ve Aksaz’ da yer almaktadır. Buna ilaveten İstanbul, Karadeniz Ereğlisi, Trabzon, Bartın, Çanakkale, İzmir, Antalya, Mersin ve İskenderun’da deniz üsleri; Kartepe, Çanakkale ve Dalaman’da deniz hava üsleri mevcuttur
SON YAZILAR